Teminat Mektupları Şekle Tabi Midir?

Teminat Mektupları Şekle Tabi Midir?

Teminat Mektubu Nedir?

Teminat mektubu, lehtarın belirli bir yükümlülüğü yerine getirememesi durumunda, bankanın muhataba belirli bir tutarda kayıtsız şartsız ödeme yapacağına dair verdiği taahhüt belgesidir. Riskin doğması halinde banka, muhataba teminat mektubu tutarında ödeme yapar. Teminat mektupları, ticari işlemlerde ve sözleşmelerde tarafların finansal risklerini azaltma amacını taşır. Bu finansal güvence ile alacaklı (muhatap), belirli bir miktar parayı garanti altına alır ve borçlu (lehtar) yükümlülüklerini yerine getirmezse oluşacak zarar minimize edilir.

Teminat Mektuplarının Tarafları Kimlerdir?

Teminat mektupları, üç ana tarafı içerir:

Garanti Veren (Bankalar): Banka, mektup alacaklısına belirli bir miktar ödemenin garanti edilmesini taahhüt eden taraftır. Banka dışındaki gerçek veya tüzel kişilerin de teminat mektubu vermesinde hukuken bir engel bulunmasa da uygulamada teminat mektupları genellikle bankalar tarafından düzenlenmektedir.[1]

Lehtar: Lehtar, bankaca lehine teminat mektubu verilen taraftır. Lehtar bankaya bunun karşılığında komisyon ödemekte ve genellikle taşınır rehini, ipotek veya mevduat blokesi gibi teminatlar vermektedir.

Muhatap: Muhatap kendisine garanti verilen taraftır.

Teminat Mektupları Şekle Tabi Midir?

Teminat mektupları, bankalarca sağlanan en güvenilir teminat araçlarından biridir. Yargıtay’ın 13.12.1967 gün, 1966/16 esas, 1967/7 karar sayılı ve 11.6.1969 gün, 1969/4-6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları ile birlikte, Türk Hukukunda banka teminat mektuplarının garanti sözleşmesi niteliğinde olduğu artık yerleşmiştir. Garanti sözleşmesinin kurulması iradelerin birleşmesi ile gerçekleşir ve herhangi bir şekle tabi değildir.[2] Kanunda garanti sözleşmelerinin şekil şartına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, şekil serbestisi ilkesi geçerlidir.[3] Yargıtay kararlarında da iradelerin birleşmesinin yeterli olacağı ve yazılı olarak yapılan teminat mektuplarının sadece garanti sözleşmesinin ve kapsamının ispatına yarayacağı belirtilmiştir.[4]

Muhatap (alacaklı), herhangi bir hukuki delille garanti sözleşmesinin varlığını ispat edebilir. Şekil şartının olmamasından dolayı, uygulamada taraflar arasında garanti sözleşmesinin varlığı ya da teminatın miktarı veya süresi gibi konularda uyuşmazlıklar meydana gelebilir. Bu sebeple her ne kadar şekil şartı olmasa da teminat mektubu düzenlenirken bazı hususlara yer verilmesi, olası uyuşmazlıklarda ispat bakımından büyük önem arz etmektedir. Bu doğrultuda; tarafların bilgileri, teminat bedeli, banka yetkililerinin imzası ve varsa vade tarihi gibi önemli hususlar bir kenara, aşağıda belirtilen özel durumlara da dikkat edilmelidir.

Teminat Mektubunun Dili: 805 Sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun m.1 hükmüne göre; Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar.” Bu hüküm ile ilgili olarak verilen Yargıtay kararlarında da teminat mektubundaki vade tarihi yabancı dilde yazıldığı için geçersiz sayılmış ve vadesiz teminat mektubu olarak kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.[5] Teminat mektubu Türkçe düzenlenmiş fakat mektup içinde bazı kısımlar yabancı dilde yazılmış ise, yabancı dilde yer verilen kısımlar 805 sayılı Kanun m.4 gereği yazılmamış sayılacaktır.[6] Teminat mektubunun tamamının yabancı dilde düzenlenmesi halinde ise varsa banka lehine yapılan sınırlandırmalar geçersiz olacak ancak muhatap, bankadan teminat mektubu gereği yükümlülüklerini yerine getirmesini isteyebilecektir.[7]

Zamanaşımı: Yukarıda açıkladığımız üzere, teminat mektupları garanti sözleşmesi niteliğindedir. Garanti sözleşmeleri Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine tabi olup, zamanaşımı süresi 10 yıldır.[8] Bu 10 yıllık süre, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar.[9] Muacceliyet tarihinin saptanamaması halinde ise, zamanaşımı süresi, vadenin bitiminden itibaren 10 yıl olarak hesaplanacaktır. Bunun önüne geçmek için, vadeli bir teminat mektubu düzenlenmek isteniyor ise, mektup metnine “vade tarihine kadar başvurulmadığı takdirde teminat mektubunun hükümsüz hale geleceğinin” belirtilmesi gerekmektedir.[10] Aksi takdirde muhatap, teminat mektubunda belirtilen vade tarihine kadar risk gerçekleşmiş ise, vade tarihinden itibaren 10 yıl geçinceye kadar bankadan talepte bulunabilir.

Sonuç

Sonuç olarak, taraflar arasındaki karşılıklı edimlerin güvence altına alınmasına yarayan teminat mektupları şekle tabi olmasa da, zaman zaman uyuşmazlıklara neden olmaktadır. Teminat mektubu verildikten sonra taraflar çeşitli ispat zorluklarından faydalanarak kendi lehlerine iddialarda bulunabilmektedir. Buna engel olmak adına mektupta belirtilmesi gereken ibarelerin gözden kaçırılmaması gerekmektedir. Uyuşmazlıkların kolayca kanıtlanabilmesi ve özellikle teminat bedeli bakımından garanti sözleşmesi niteliğindeki teminat mektubunun yazılı olarak detaylı bir şekilde düzenlenmesinde fayda vardır.

[1] Kural olarak banka dışında kalan gerçek veya tüzel kişilerce teminat mektubu düzenlenmesi mümkün olsa da Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik m.22/1-b hükmüne göre; Türkiye’de kurulu finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve finansman şirketleri ile yurtdışında kurulu bu kuruluşların Türkiye’de açılacak ilk şubelerinin teminat mektubu vermesi yasaklanmıştır.

[2] Seza Reisoğlu, Garanti Mukavelesi, 1963, s. 137-141.

[3] Türk Borçlar Kanunu m. 12/1: Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.

[4] Yargıtay 11. HD. E.1989/4046 K. 1990/8459

[5] Yargıtay 11. HD. E.1979/3309 K. 1979/5469

[6] 805 Sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun m. 4: Bu kanunun mevkii meriyete vaz’ından sonra birinci ve ikinci maddeler ahkamına muhalif olarak tanzim kılınmış olan evrak ve vesaik şirket ve müesseseler lehine nazarı itibara alınmaz.

[7] Seza Reisoğlu, Banka Teminat Mektupları Uygulamalarında Ortaya Çıkan Başlıca Sorunlar

[8] Türk Borçlar Kanunu m. 146: Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.

[9] Türk Borçlar Kanunu m. 149: Zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Alacağın muaccel olmasının bir bildirime bağlı olduğu hâllerde, zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği günden işlemeye başlar.

[10] Targan Ünal, Teminat Mektupları, Uygulama ve Hukuki Değerlendirilmesi, 1990